DOĞANIN ZİRVESİ: TROLLTUNGA

Geziler May 12, 2025 No Comments

Norveç’in en ikonik manzaralarından birine yaptığımız unutulmaz tırmanışımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.

Çıkış ve iniş toplamda 24 km olan bu rota bir hayli yorucu olsa da zirvenin verdiği keyif paha biçilemez oldu.

Yürüyüşün başlangıç noktasına yakın olması için Odda’ya 6 km mesafede olan Tyssedal kasabasında konaklama kararı aldık ve NORVEÇ’TE NEREDE KONAKLADIK? yazımızda da paylaştığımız orta seviyeli bir otel için rezervasyon yaptırdık.

Otelimiz tepeden harika görünüyormuş meğer 🙂 Kaynak: booking.com

Yürüyüşümüzün yorucu olmasındaki bir diğer etken de bir önceki gün Preikestolen yürüyüşü yapıp fiziksel olarak oldukça bitkin olmamızdı. İyice dinlenip bu yürüyüşe zirvede bir enerjiyle başlamamız gerekiyordu.

Ekstra konforlu olmayan bu otelde olabildiğince dinlendik fakat Trolltunga için sabah erken saatte yola çıkarken hala tırmanıp tırmanmama konusunda tereddütlerimiz vardı.

Gözümüzü karartıp aracımızı yürüyüşün başlangıcındaki P2 otoparkına parkettik. Bu otoparktan shuttle kullanarak yürüyüşün başladığı patika yola kadar gidebiliyorsunuz. Yürüyüşün 4 km’sini bu şekilde tamamlamış oluyorsunuz. Dönüşte de aynı şekilde shuttle ile otoparka inebiliyorsunuz. Ya da eğer en üstteki P3 otoparkında yer varsa aracınızı oraya park edip shuttle kullanma ihtiyacı duymadan yürüyüşe başlayabiliyorsunuz. Yer olup olmadığını ilk otoparktaki görevlilerden öğrenebilirsiniz.

(P2 otoparkının olduğu noktadan zikzak çizerek çıkan yolu shuttle ile tamamlayabilirsiniz ki bunu tavsiye ederiz. Aksi halde zaten zorlu olan rota oldukça yorucu olacaktır.)

Aracımızın park ücretini ödeyip wc, su gibi son ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra servise doğru yöneldik. Zira yürüyüş başladıktan sonra herhangi bir tesis bulunmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

NOT: Otopark ücreti: 500NOK Servis kişi başı tek yön ücreti: 600NOK (2023 Haziran’da 1 NOK = 2,25 TL)

Hatrı sayılır şekilde ödediğimiz bu ücretlerin sebebinin yürüyüş sırasında karşılaşabileceğimiz acil bir durumda ücretsiz şekilde sağlanacak helikopter desteği için olduğunu öğrendik. (Yürüyüş esnasında, bu ihtiyacın nasıl doğabileceğini de yakından tecrübe ettik tabi…)

Shuttle tercih ederek 4 km’lik kısmı yürümeden atlattığımız için mutluyuz çünkü yolda servis kullanmadan başlangıç noktasına gitmeye çalışan tırmanışçıların yüzlerinden pişmanlık okunuyordu..

Yürüyüş düz bir platoda başlıyor ve olacaklardan habersiz karşı tepelere bakarak rahat bir şekilde yürüyoruz. Böyle giderse çok kolay geçecek diye düşünüyoruz.

Derken karşımıza yüksek kayalardan oluşan upuzun bir merdiven çıkıyor. Daha ilk yarım saatte yorgunluktan bitap düşmemize yetecek bir tırmanış oluyor. Bir yandan sıcaklık düşüyor ve tırmandıkça buzullara yaklaştığımızı farkediyoruz.

Bilgilendirme tabelaları, oldukça yorulmamıza rağmen ne kadar az ilerlediğimizi göstererek motivasyonumuzu düşürüyor ama karşılaştığımız manzaralar yola devam etme isteğimizi canlı tutuyordu.

Havanın kararmaması ve insan yoğunluğunun artmasının da verdiği cesaretle emin adımlarla ilerliyoruz.

Kilometre algımızın yok olduğu bir düzlüğe geliyoruz ve inanılmaz bir manzara bizi karşılıyor. Suyun rengi, kayalarla uyumu, akan şelalelerle bütünleşmesi hayranlık uyandırıyor baka baka doyamıyoruz. Karşıda üzerinde insan silüetlerinin görüldüğü Troll’ün Dili olduğunu tahmin ettiğimiz bir kaya farkediyoruz ve bu yorgunluğa rağmen hala ne kadar uzak olduğunu görmek yine motivasyonumuzu düşürüyor.

Sabırsızlık, açlık, soğuk ve yorgunluk hepimizi bitkin düşürürken son 1 km kaldığını öğreniyoruz. Verdiğimiz psikolojik savaşla hayatımızın en zor 1 km’sini yürümüş olabiliriz 😊

Vardığımızda dinlenmeden kaya üzerine çıkabilmek için sıraya giriyoruz. 5dk’lık bir bekleme süresi sonunda en ilginç pozları vermeye çalışıyoruz. Etrafımızdaki herkes bu ikonik kayaya ulaşmanın verdiği mutlulukla defalarca sıraya girip her pozu deniyor 😊

Kayaya vardığınızda; telefonunuzu, karşıda dinlenen birilerine teslim edip siz kayanın üzerindeyken fotoğrafınızı çekmesini rica edebilirsiniz. Herkes bu düzene oldukça ayak uyduruyor ve kimse bu ricayı kırmıyor. Sonrasında pozlar size kalmış. Biz çılgınca şeyler deneyemedik ama hayatımızın en anlamlı fotoğraflarını burada çekildiğimizi söyleyebiliriz.

Fotoğraflara doyduktan sonra hazırladığımız sandviçleri manzaraya karşı yedik ve drone uçurmak istedik fakat insanlardan uzakta kaldırmamıza rağmen bir dakika sonra yanımıza sadece bağıran ve ne söylediğini tam olarak anlayamadığımız bir kadın geldi ve burada drone uçurmanın yasak olduğunu insanlara zarar verebileceğimizi söyledi. Sorun yaşamamak adına droneu indirdik. Dolayısıyla 24 km boyunca bir hevesle taşıdığımız drone umuzu kullanamadık. Siz, insanlardan daha da uzaklaşarak kimsenin görmeyeceği şekilde uçurmayı deneyebilirsiniz.

Bu arada yürüyüş esnasında yanınızda mutlaka bulundurmanız gerekenlerle ilgili tavsiyelerimiz de var: 700 metre yukarı çıktığımız için değişen hava şartlarına uyum sağlayabilmek gerekiyor. Yer yer derelerden ve altı su olan kar birikintilerinden geçeceğiniz için su geçirmeyen konforlu bir outdoor ayakkabısı almak çok önemli. Yağmur yağma ihtimali yüksek bir bölge olduğu için yağmurluk, yol üzerinde tesis olmadığından akan sulardan doldurulabilecek bir su şişesi, enerji verecek şekerli atıştırmalıklar ve yiyecekler.

Yürüyüşümüzün dönüş yolunda yokuş ineceğimiz için hızlı geçeceğini bildiğimizden daha motive bir şekilde ilerledik. 5,5 saatte tırmandığımız yolun yaklaşık 4 saatte de dönüşünü tamamladık. Servisten indiğimiz yere yani yürüyüşün başlangıç noktasına döndüğümüzde shuttle kullanıp kullanmama konusunda kararsızlık yaşarken bir anda kendimizi otoparka giden 4 km’lik dik rampalı yolu inerken bulduk. Bu Norveç gezisi boyunca yaptığımız ilk hataydı 😊 eğer bu hataya düşerseniz toplamda 20km lik zorlu yürüyüşü bitirdiğiniz düşüncesine sakın kapılmayın çünkü henüz psikolojik savaşınız yeni başlıyor. Zaten dayanacak gücü kalmayan dizleriniz son nefesini bu 4 km’lik rampada veriyor.

Dizlerimiz iflas bayrağı çektiğinden düz inemediğimiz için 4 km’lik yolun çoğunluğunu geri geri inmeye çalıştık. Sona doğru S çizerek inmemiz gerektiğini farkettik ama geç olmuştu. (Arkadan gelen ekibin Trolltunga tırmanışından dönmediklerine eminiz 🙂 )

İndiğimizde biz ne yaptık dercesine birbirimize bakıp bir banka attık kendimizi. Hayatımız boyunca unutamayacağımız bu deneyimin her anı hafızalarımıza kazındı ve şimdilerde anlatıp o sersefil hallerimize gülüyoruz 😊

Not: Trolltunga ve Norveç gezimiz ile ilgili daha fazla video ve fotoğraf için Instagram hesabımızı ziyaret edebilirsiniz.

Author

No Comments

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir